İçeriğe geç

Göbek bağı neden toprağa gömülür ?

Göbek Bağı Neden Toprağa Gömülür? Bir Siyaset Bilimcinin Güç, Kimlik ve Toplum Analizi

Giriş: Gücün Kökleri ve Toprağın Siyaseti

Bir siyaset bilimci için göbek bağı yalnızca biyolojik bir kalıntı değil, iktidar ilişkilerinin, aidiyetin ve toplumsal düzenin en derin sembollerinden biridir. Toprağa gömülen göbek bağı, sadece bir dini ya da kültürel ritüel değil, aynı zamanda bireyin devletle, toplumla ve aidiyet duygusuyla kurduğu bağın metaforik başlangıcıdır.

Her toplum, vatandaşlarını bir şekilde “toprağa bağlar”. Kimini doğumla, kimini eğitimle, kimini yasalarla… Göbek bağı da bu bağlamda, bireyin daha doğarken “bir toprağa ait olma” bilincinin ritüelleşmiş halidir. Bu nedenle bu basit görünen eylem, aslında derin bir siyasal mesaj taşır: “Sen bu toprakların çocuğusun.”

Ama şu soruyu sormadan geçemeyiz: Bir bireyi toprağa bağlamak mı onu özgür kılar, yoksa o toprağın ideolojisine mahkûm mu eder?

İktidarın Toprağı: Ritüelin Güç Anlamı

Siyaset bilimi açısından her ritüel bir iktidar üretim biçimidir. Göbek bağının toprağa gömülmesi, bireyi doğumdan itibaren belirli bir kimlik çerçevesine yerleştirir. Bu ritüel, “doğal vatandaşlık” fikrinin köklerini temsil eder. Yani kişi, o toprakta doğduğu için değil, o toprağa ait bir bedensel parça bıraktığı için “vatandaş” olur.

Devletin ve dini kurumların bu ritüeli sahiplenmesi, kutsal ile kamusalın kesişim noktasını yaratır. Diyanet gibi kurumlar göbek bağının toprağa gömülmesini teşvik ettiğinde, aslında devletin ideolojik aygıtlarıyla örtük bir işbirliği kurar. Göbek bağı toprağa gömülürken, iktidar da kendi sürekliliğini bu “doğal bağ” üzerinden yeniden üretir.

Bu durumda sormak gerekir: İnsan, toprağa bağlandığı için mi devlete sadık olur, yoksa devlet mi o bağı kendi lehine kutsallaştırır?

Kurumlar ve İdeoloji: Toprağın Vatandaşı

Her toplumda kurumlar —özellikle dini ve bürokratik kurumlar— kimlik inşasının aracıdır. Göbek bağını toprağa gömme geleneği, bu inşanın sessiz ama etkili bir aracıdır. Çocuğun göbek bağının okul bahçesine, evin bahçesine veya kutsal bir yere gömülmesi, gelecekte o bireyin o mekânla bir kader birliği yaşamasını simgeler.

Bu, ideolojinin en sessiz ama en kalıcı biçimidir. İdeoloji burada kelimelerle değil, sembollerle işler. Toprak, kimlik üretim merkezine dönüşür. Toprak sadece ekilen değil, aynı zamanda kimliğin biçildiği yerdir.

Siyaset bilimi dilinde bu, “biyopolitika”nın bir örneğidir: bedenin, siyasal anlam yüklenmiş pratiklerle yönetilmesi. Göbek bağını toprağa gömmek, hem bir kontrol mekanizması hem de bir aidiyet yaratma aracıdır.

Cinsiyet Perspektifi: Güç Stratejileri ve Katılım Anlayışları

Bu ritüeli toplumsal cinsiyet açısından incelediğimizde iki farklı siyasal davranış biçimi ortaya çıkar. Erkekler genellikle stratejik ve güç odaklı bir bakışla “toprak”ı sahiplenir. Onlar için toprak, korunan ve kontrol edilen bir iktidar alanıdır. Göbek bağını gömmek, bu egemenlik alanını metaforik olarak pekiştirir: “Burası benim toprağım, burada doğan bana aittir.”

Kadınlar ise bu ritüeli toplumsal etkileşim ve demokratik katılım perspektifinden görür. Göbek bağını gömmek, onlar için sahiplenmeden çok paylaşma anlamı taşır. Anne, çocuğunu toprağa emanet eder; toprakla bir topluluk bağı kurar. Bu, “bireyci vatandaşlık”tan çok “ilişkisel vatandaşlık” anlayışının bir yansımasıdır.

Bu fark, siyasal sistemlerdeki eril otorite ile dişil dayanışmanın arasındaki gerilimi de görünür kılar. Peki, toplumlar hangi noktada toprağa sahip olmayı bırakıp, onunla yaşamayı öğrenir?

Vatandaşlık ve Toprak: Aidiyetin Siyaseti

Bir ulusun vatandaşlık bilinci, doğumdan itibaren kurulan sembolik bağlarla inşa edilir. Göbek bağının toprağa gömülmesi, bu bilincin başlangıç noktasıdır. O toprakla kurulan ilişki, sadece mekânsal değil, ideolojik bir aidiyettir.

Siyaset bilimi açısından bu ritüel, ulus-devletin en eski propaganda biçimlerinden biridir: “Toprak sana aittir çünkü sen de toprağa aitsin.” Bu döngü, bireyi devlete, bireyi ideolojiye bağlar. Göbek bağı böylece vatandaşlık bilincinin metaforik doğum belgesine dönüşür.

Ama çağdaş demokrasilerde soru değişir: Toprağa gömülmüş bir bağ mı bizi bir arada tutar, yoksa ortak değerler mi?

Sonuç: Toprağa Gömülen Bağ mı, İktidarın Kökü mü?

“Göbek bağı neden toprağa gömülür?” sorusu, biyolojik olmaktan çok siyasal bir cevabı hak eder. Bu eylem, aidiyetin, ideolojinin ve iktidarın iç içe geçtiği bir noktada durur. Diyanet’in önerdiği biçimiyle bu ritüel, hem bir inanç pratiği hem de toplumsal düzenin devamlılığını sağlayan sembolik bir mekanizmadır.

Erkeklerin güç merkezli yaklaşımıyla kadınların katılımcı bakışını birleştirdiğimizde ortaya şu gerçek çıkar: Göbek bağını gömmek, hem toprağa sahip olmanın hem de toprağa ait olmanın siyasal ifadesidir.

Ve son bir provokatif soru kalır: Göbek bağımızı toprağa gömerken mi bu ülkeye bağlanıyoruz, yoksa o an zaten bağlandığımızı mı kabulleniyoruz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort deneme bonusu veren siteler 2025
Sitemap
ilbet giriş yap